Thursday, August 2, 2007

BM-SUMA AÇILIŞ SERGİSİ 3 EYLÜL–3 KASIM 2007

BİTMEMİŞ…
BM-SUMA’nın bu açılış sergisinde izleyiciler sanat yapıtları değil, sanat yapıtları oluşmadan önce gerçekleşen düşünce, deney, çizim, metin ve diğer malzeme ve belgeleri görebilecek. Sanatçılar bir sanat yapıtını üretmeden önce geliştirdikleri düşünce, hazırlık ve deneyim süreçlerini izleyiciyle paylaşıyor ve izleyiciyi bu malzemeden oluşacak sanat yapıtını düşünmeye ve düşlemeye zorluyor. Bu tamamlanmamış süreç bir yandan sanatçı ve izleyici arasındaki hakiki ilişkinin pekiştirilmesini sağlıyor. Öte yandan Türkiye’nin günümüzdeki kültür sanayii koşulları içinde – bu koşulların sanatçı ve sanat yapıtı yararına gelişmediğini varsayarak - sanatçının ve sanat yapıtının işlevini ve konumunu belirginleştiriyor. Sanatçı yararına işle(tile)meyen kültür sanayii koşullarında sanatçı “düşünen, eleştiren, uyaran, silkeleyen birey” olarak işlevini gerçekleştiriyor. Bu bağlamda Türkiye’nin tamamlanmamış Modernizm sürecindeki “öncülük” özelliğini öncülük-sonrası koşullar içinde sürdürüyor. Siyasal, toplumsal, kültürel mikro ve makro alanlarda zihinsel gezintiler yapıyor, ayrı olay ve oluşum katmanlarını, ayrı konuları birbiriyle ilişkilendiriyor, proto-tiplerle akıl almazı yan yana getiriyor, zihin ve duygu sıçramalarıyla gündelik ve üçüncül olanın dışına çıkabiliyor. Bu özellikler tüketim ve medya kültürünün kışkırttığı sıradanlığa, zihin tembelliğine ve umursamazlığa karşı bir direnç alanı oluşturuyor. Bu bağlamda kültür sanayi düzenekleriyle sanat üretimi arasında gizli ve sessiz bir çatışkı sürüyor. Henüz üretilmemiş, ama üretilebilmesi için bütün düşünsel süreçleri yaşanmış, hazırlıkları tamamlanmış sanat yapıtı sanat piyasasına ve kültür sanayi düzeneklerine girmemiş sanat yapıtıdır. Sergi izleyiciye bu süreci yaşatmayı amaçlamakta ve sanatçının ön çalışmasını değerlendirmek istemektedir. Günümüz sanatçıları ve sanat uzmanları sanatın en önemli savının ve amacının üretilmiş bir yapıtın ya da serginin izleyiciyle paylaşılması olduğu konusunda birleşiyor. Koleksiyoncusuz ve galericisiz bir sanat yapıtı var olabilir, ama izleyicisiz bir sanat yapıtının gerçekte gerçekleşmediği konusunda herkes birleşiyor. Ancak, sanat yapıtları yaşama koşut olarak giderek içerik, biçim, estetik ve teknoloji olarak karmaşıklaştıkça, sanat piyasası ve kültür sanayi kendi çıkarları doğrultusunda sanat yapıtının üretim mantığı ve sürecine müdahale ettikçe izleyiciyle paylaşma süreci de gecikiyor, çarpıklaşıyor ya da gerçekleşmiyor. Sanat yapıtının topluma sağlayacağı düşünsel ve eleştirel etkisinden çok piyasadaki, medya ve basındaki değerinden, hedef kitle getirisinden söz etme alışkanlığı yerleştikçe izleyici ve yapıt arasındaki düşünsel söyleşi ve iletişimden söz etmek güçleşiyor. Küresel siyaset ve kapitalizmin ve çevre yıkımlarının yarattığı karabasanlara karşı insanların her zamankinden çok düşlemeye ve dünyayı paylaşmaya gereksinimleri var. Bu özellikle de sanat alanında geçerli. İnsanlar sanat alanında tüm dünyayı paylaşabilirler.
Beral Madra

BM-SUMA OPENING EXHIBITION 3 SEPTEMBER-3 NOVEMBER, 2007

UNFINISHED…
The Opening exhibition of BM-Suma will not present finished art works but the idea, research, experiments, plans, texts and other material or documentation before an art work is accomplished. The goal of this endeavor is to give the viewer an opportunity to pass through the procedures and processes of art making together with the artist and to try to imagine the outcome of this mental and physical and work. This in progress route may restore the damaged gaze of the viewer as an anonymous consumer and revamp the relationship between the artist and the viewer. The gaze is damaged in the sense that the viewer is excessively accustomed to be the submissive recipient and consume the art works which have direct visual or verbal statements. On the other side, considering the inadequate conditions of culture industry in Turkey and the artist’s delicate position in it we still need to verify and put the accent on his position as theorist, researcher, investigator and provocateur. Within the unfinished modernism and its weight on post-modernism and globalization the artist operates and produces with a certain legacy of avant-gardism, journeying into the micro and macro political, social and cultural topographies, finding connections between distanced incidents and affairs, combining proto-types with the extraordinary, planning ways out of the daily issues and triviality with unpredicted mental jumps. The artist’s operational field is a field of resistance in opposition to the commonality of consumption and media culture, to the mental lethargy and indifference and in this respect a silent and invisible antagonism prevails between the apparatus of the culture industry and art making. The yet un-produced but ready to be produced with all its mental processes, research and documentation, the art work is quite distanced to the apparatus of the culture industry. The exhibition intends to present this rare moment of virtuousness of the artwork. People need to learn more than ever to dream and share the world when nightmares generated by the ambiguous politics of globalism and the climate change constantly threaten their existence. Beatle’s song inviting people to re-think about their common existence is still convincing. And, today’s art with its multi-cultural content, with its curiosity, with its quest for alternatives is one of the most effective means to share the world. Is there not a fundamental common conviction in art making? We always affirm that an art work can survive without a gallery, a collector or a biennale but art must reach its audience in order to exist at all. However, this process is delayed, spoiled and falls through as long as the art works compete with the objects of consumption and became conceptually and technologically complex and the art market mechanisms exploits the production rationale and process in favor of its own interests. As long as we, the actors of culture industry discuss the evaluation of the art work in the media and art market and argue about the profit of art and culture institutions, we tend to abandon the social and mental benefit of art and that consequently follows by a rupture of communication between the artists and the viewer.
Beral Madra

**************************************************************************************
CONTEMPORARY BAROQUE

The participants in this exhibition were chosen as a curator's choice. In the first round of selection, I realized that I was interested in works that represented an ornamental or ornate quality. The natural tendency would be to connect the obvious definition of ornament and ornate to a traditional Byzantine or, in Western terms, a baroque, and the relationship to art and craft that came from Turkey. I have decided to go astray, and to instead address a broader public and look at what might be classified as Contemporary Baroque, a category with little to do with the historical definition. Here we look at the term baroque in relationship to the ornate use of new technologies in the artist studio and in society. Artists today have pushed past the uses of one said medium and practice to create a personal position in what seemed to be a plastic culture. These works are visually pleasurable, with carefully designed aesthetics to convey complex structures of process, to create an object that can be read in many ways. On first sight the objects can be read as icons, with reference histories that are familiar and not apparently technologically driven, though each work is imbued with the possibilities set forth from technology. Each artist’s precise use of information and their artisanal skill in producing art objects laden with this information; result in what might be thought of as tangible hyper-objects. They are hyper in relation to information and also in their ability to transfer by means of virtual and physical states, histories, stories, and technical information. These seemingly decorative works can be read in many ways. They can be thought of linearly as narrative works or a viewer can fall into the proverbial rabbit hole that includes them into the overall narrative of this exhibition: Contemporary Baroque - extreme excess.
Michele Thursz


ÇAĞDAŞ BAROK

Bu serginin katılımcılarını bir küratör olarak seçtim. Seçimimin ön aşamasında süslemeci ya da süslü nitelikler taşıyan işlerle ilgilendiğimin ayırtına vardım. Doğal eğilim, süslemenin ya da süsün tartışılmaz tanımını geleneksel Bizans’a ya da Batı terimiyle bir Barok’a ve Türkiye’den çıkan bir el sanatına bağlamayı gerektirir. Ben yoldan çıkmayı yeğledim ve bunun yerine geniş bir kitleyi hedef alarak tarihsel tanımlama ile pek ilişkisi olmayan Çağdaş Barok olarak sınıflandırılacak bir şeye baktım. Burada barok terimine yeni teknolojilerin sanatçının stüdyosunda ve toplumda süsleme için kullanılması açısından bakılıyor. Günümüz sanatçıları geçmişin bu malzemesini ve pratiğini sözgelimi plastik bir kültürdeki kişisel duruşlarını yaratmak için zorluyorlar. Çok yönlü okunabilecek bir nesne yaratmak üzere çok titiz tasarımlanmış estetikle karmaşık bir işlem yapısı yansıtan bu yapıtlar görsel olarak sevimlidir. İzleyiciye tanıdık gelen gönderme öyküleri olan ve her biri teknoloji çıkışlı olanaklarla donatılmış olmasına karşın teknolojiden kaynaklanmış gibi görünmeyen bu nesneler ilk bakışta ikonlar olarak okunabilir. Her sanatçının bilgiyi titizlikle kullanması ve bu bilgiyi yüklenmiş sanat nesnelerini el becerisiyle üretmesinin sonucunda dokunulabilir hiper-nesneler olarak düşünülebilecek bir sonuç doğar. Bunlar bilgiye oranla ve fiziksel ve sanal durumların, tarihlerin, öykülerin ve teknik bilgilerin dönüştürülmesi bağlamında hiperdir. Bu görünüşte dekoratif olan işler birçok biçimde okunabilir. Doğrusal okumada anlatımcı işler olarak düşünülebilirler ya da izleyici herkesçe bilinen tavşan deliğine düşer ve bu uçtaki aşırılık, bu Çağdaş Barok onları genel anlatımcılığın içine alır.
Michele Thursz



No comments:

past/geçmiş